Low-code kullanıcı deneyimi (UX), programlama geçmişi çok az olan veya hiç olmayan kullanıcıların özel yazılım çözümleri oluşturmasına, sürdürmesine ve optimize etmesine olanak tanıyan low-code platformların, araçların ve uygulamaların tasarımını ve kullanılabilirliğini ifade eder. low-code UX, yazılım geliştirme sürecini basitleştirerek ve kullanıcıların minimum kodlamayla uygulamalar oluşturmasına olanak tanıyarak, geleneksel yazılım geliştirmeyle ilişkili karmaşıklığı ve maliyetleri azaltırken verimliliği artırmayı amaçlamaktadır.
Arka uç, web ve mobil uygulamalar oluşturmaya yönelik güçlü bir no-code araç olan AppMaster gibi low-code platformlar bağlamında, low-code UX, drag-and-drop yoluyla sezgisel, görsel olarak ilgi çekici ve kullanıcı dostu bir ortam sağlamaya odaklanır. drag-and-drop bileşenleri, görsel veri modelleme ve kolayca yapılandırılabilir iş süreçleri. Kullanıcılar, bu bileşenlerden yararlanarak, uzman geliştiricilere ve uzun geliştirme döngülerine daha az bağımlılıkla uygulamaları hızlı bir şekilde oluşturabilir ve dağıtabilir.
Araştırma, low-code geliştirme pazarının 2017'de 4,32 milyar dolardan 2022'ye kadar 27,23 milyar dolara, %44,49 Bileşik Yıllık Büyüme Oranı'na (CAGR) çıkmasının beklendiğini gösteriyor. Bu büyüme, yazılım otomasyonuna, ileri teknolojilerin entegrasyonuna ve daha hızlı uygulama geliştirme ve devreye alma talebine olan artan ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. İşletmeler yalnızca kendi özel ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp aynı zamanda kullanıcı dostu ve bakımı kolay uygulamalar geliştirmeye çalıştıklarından, low-code kullanıcı deneyimine yapılan vurgu bu büyümeye katkıda bulunan önemli bir faktördür.
low-code UX'in temel yönlerinden biri veri modellerinin, uygulama mantığının ve kullanıcı arayüzlerinin görsel temsilidir. Bu, kullanıcıların karmaşık programlama dillerini anlama ihtiyacını ortadan kaldırır ve görsel yapı taşlarını ve kullanıcı arayüzü öğelerini kullanarak uygulamalar tasarlamalarına olanak tanır. Örneğin, AppMaster müşterilerin görsel olarak veritabanı şeması, REST API ve WSS Uç Noktaları oluşturmasına olanak tanır ve web ve mobil uygulamaların iş mantığını tasarlamak için görsel BP Designer sağlar. Ek olarak, AppMaster yürütülebilir ikili dosyalar veya kaynak kodu oluşturarak müşterilerin istenirse uygulamalarını şirket içinde dağıtmasını ve barındırmasını kolaylaştırır.
low-code UX'in bir diğer önemli yönü, kullanıcıların uygulamalarını hızla prototiplemelerine ve optimize etmelerine olanak tanıyan hızlı uygulama geliştirme ve sık sık yinelemedir. AppMaster ile müşteriler 30 saniyeden kısa sürede yeni bir uygulama seti oluşturabiliyor ve platform uygulamaları her zaman sıfırdan oluşturduğu için herhangi bir teknik borç söz konusu olmuyor. Bu süreç, geleneksel yazılım geliştirmeyle ilgili zaman ve maliyeti önemli ölçüde azaltırken, kullanıcıların ihtiyaç duydukları değişiklikleri ve iyileştirmeleri yapmalarına da olanak tanıyor.
Üstelik low-code UX, veritabanları, üçüncü taraf API'ler ve diğer yazılım araçları gibi çeşitli harici sistemlerle kusursuz entegrasyon sağlayarak geliştirme sürecini daha da basitleştirir. AppMaster arka uç uygulamaları için birincil veritabanı olarak Postgresql uyumlu herhangi bir veritabanıyla uyumluluk sağlar. Bu entegrasyon düzeyi, kullanıcıların kendi özel iş gereksinimlerini karşılayabilecek sağlam ve ölçeklenebilir uygulamalar oluşturmak için geniş bir kaynak yelpazesine erişmesini sağlar.
Low-code UX aynı zamanda ölçeklenebilirlik açısından da önemli faydalar sunuyor; çünkü oluşturulan uygulamalar, arka uç uygulamaları için Go, web uygulamaları için Vue3 ve mobil uygulamalar için Kotlin/ Jetpack Compose ve SwiftUI gibi modern teknolojiler ve çerçeveler kullanılarak oluşturuldu. Bu teknolojiler, gelişmiş performans ve kaynak optimizasyonu sunarak, low-code uygulamaların kurumsal ve yüksek yüklü kullanım durumlarını etkili bir şekilde yönetmesini mümkün kılar. Ayrıca, AppMaster tarafından kullanılan sunucu odaklı yaklaşım, müşterilerin mobil uygulama kullanıcı arayüzünü, mantığını ve API anahtarlarını uygulama mağazalarına yeni sürümler göndermeden güncellemelerine olanak tanıyarak geliştirme sürecini daha da kolaylaştırıyor.
Sonuç olarak, low-code kullanıcı deneyimi (UX), low-code platformların önemli bir özelliğidir ve minimum programlama uzmanlığına sahip kullanıcıların görsel araçları ve soyutlama katmanlarını kullanarak özel yazılım çözümleri oluşturmasına, sürdürmesine ve optimize etmesine olanak tanır. AppMaster gibi platformlar sayesinde işletmeler artık mükemmel kullanılabilirlik ve ölçeklenebilirlik sağlarken uygulamaları daha hızlı ve daha uygun maliyetle oluşturma ve dağıtma fırsatına sahip. Dijital dönüşüme olan talep artmaya devam ederken, low-code kullanıcı deneyimi, yazılım geliştirmenin geleceğini şekillendirmede ve daha kapsayıcı ve yenilikçi bir yazılım ekosistemini desteklemede önemli bir rol oynayacak.