Low-code altyapı, gereken gerçek kodlama miktarını en aza indirirken yazılım uygulamalarının hızlı tasarlanmasını, geliştirilmesini ve dağıtılmasını sağlayan bir dizi teknoloji, araç ve uygulamayı ifade eder. Yazılım geliştirmeye yönelik bu modern yaklaşım, uygulama geliştirme sürecini hızlandırarak kuruluşların son kullanıcılara yüksek kaliteli uygulamalar sunmasını daha hızlı, daha kolay ve daha uygun maliyetli hale getirir.
low-code bir altyapının ana bileşenleri arasında görsel modelleme araçları, drag-and-drop arayüzleri, önceden oluşturulmuş bileşenler, şablonlar ve yeniden kullanılabilir kod blokları bulunur. Bu özellikleri kullanan geliştiriciler, kapsamlı kod satırları yazmaya gerek kalmadan uygulamaları hızlı bir şekilde oluşturabilir, böylece hata olasılığını ve uygulamayı pazara sunmak için gereken süreyi azaltırlar.
AppMaster gibi Low-code platformlar, bu bileşenlerden yararlanır ve geliştiricilere, karmaşık programlama dillerine dalmadan arka uç sunucuları, web uygulamalarını ve mobil uygulamaları içeren uçtan uca çözümler oluşturma olanağı sağlar. low-code altyapı, çeşitli uygulama çerçeveleri için kaynak kodu oluşturarak ve geliştirme sürecini kolaylaştırarak, değişen kapsam ve ölçekteki yazılım geliştirme projelerinde önemli bir rol oynar.
low-code altyapının temelleri dört temel prensibe dayanır:
- Görsel modelleme: Low-code platformlar, uygulama bileşenlerinin, veri modellerinin ve iş mantığının görsel temsillerini sağlayarak geliştiricilerin uygulama yapısını hızlı bir şekilde tasarlamasına ve anlamasına olanak tanır. Bu yaklaşım, yazılı belgelere olan bağımlılığı azaltır, ekip üyeleri ve paydaşlar arasında daha iyi işbirliğini teşvik eder ve genel geliştirme sürecini hızlandırır.
- Yeniden kullanılabilir bileşenler: low-code altyapının en önemli avantajlarından biri, birden fazla uygulamada yeniden kullanılabilen önceden oluşturulmuş bileşenlerin ve şablonların kullanılabilirliğidir. Bu, geliştiricilerin farklı çözümlerde tutarlı bir kullanıcı deneyimi sürdürürken zamandan ve kaynaklardan tasarruf etmelerine olanak tanır.
- Entegrasyon: Low-code platformlar, veritabanları, API'ler ve bulut platformları gibi çok çeşitli üçüncü taraf hizmetleri ve teknolojileriyle kusursuz entegrasyon yetenekleri sunar. Bu, low-code uygulamaların mevcut yazılım sistemleri ve altyapıyla kolayca birlikte çalışabilmesini sağlayarak kapsamlı özelleştirme ihtiyacını en aza indirir.
- Ölçeklenebilirlik: low-code altyapı kullanılarak geliştirilen uygulamalar, ölçeklenebilir ve gelişen gereksinimlere uyarlanabilir olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu, kuruluşların geleneksel geliştirme yaklaşımlarının zaman ve maliyet yükünü üstlenmeden, değişen iş ihtiyaçlarına etkili bir şekilde yanıt vermelerini sağlar.
Son yıllarda low-code altyapının benimsenmesinde önemli bir artış yaşandı. Gartner tarafından yapılan bir araştırmaya göre, dünya çapındaki low-code geliştirme teknolojileri pazarının, 2020'ye göre %22,6 artışla 2021'de 13,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu artan popülerlik, yalnızca zaman ve maliyet tasarrufuna değil, aynı zamanda low-code platformların masaya getirdiği artan çeviklik.
low-code altyapıyı benimseyen farklı sektörlerdeki kuruluşlar, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok sayıda avantajdan yararlanabilir:
- Uygulama geliştirme sürecini geleneksel yöntemlere kıyasla 10 kat veya daha fazla hızlandırma.
- AppMaster araştırmasında belirtildiği gibi, yazılım geliştirme projelerinin toplam sahip olma maliyetinin geleneksel yaklaşımlara kıyasla 3 kata kadar azaltılması.
- Gereksinimler değiştiğinde uygulamaları sıfırdan yeniden oluşturarak teknik borcu azaltmak, uygulamaların güncel ve sürdürülebilir kalmasını sağlamak.
- Etkin iletişim ve karar almayı kolaylaştırmak için geliştirme ekipleri ve paydaşlar arasında daha iyi işbirliğinin sağlanması.
- Vatandaş geliştiricilerin geliştirme sürecine katkıda bulunmalarını sağlamak, yazılım geliştirmeyi demokratikleştirmek ve kuruluşların işgücünün tüm potansiyelini kullanmasını sağlamak.
- Manuel kodlama işlemlerinin neden olduğu hata marjını sınırlayarak uygulamaların genel kalitesini ve performansını artırmak.
Sonuç olarak, low-code altyapı, yazılım geliştirme alanında önemli bir paradigma değişimini temsil ederek kuruluşların yazılım çözümlerini kavramsallaştırma, tasarlama, oluşturma ve dağıtma biçimini dönüştürüyor. İşletmeler, AppMaster gibi low-code platformların güçlü özelliklerinden yararlanarak ölçeklenebilir, yüksek performanslı ve bakımı kolay uygulamaları hızla geliştirebilir. Bu modern yaklaşım, geleneksel geliştirme metodolojileriyle ilişkili doğal zorlukları ve karmaşıklıkları en aza indirirken, sürekli gelişen dijital ortamda rekabetçi kalmalarına olanak tanır.